top of page

Berkay Ülke

Öğrendiğim ve Tecrübe Ettiğim

Her Şey

Home: Welcome
Home: Blog2
Home: Contact

Oyun bağımlılığı üzerine...

  • Yazarın fotoğrafı: Berkay Ülke
    Berkay Ülke
  • 1 Nis 2019
  • 6 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Nis 2019

Oyun oynamanın uzun süredir özellikle biz gençlerin hayatında önemli bir yer tutuyor olmasına rağmen bunun bir bağımlılık olabileceğini kabul etmek çoğumuza zor veya gereksiz geliyor. Bu yazıda bu kabullenmeyi nasıl yaşadığımdan ve oyun oynamayı önce azaltıp şu anda nasıl tamamen bıraktığımı anlatacağım.





Her oyunun bağımlı yapmaması

Yazımın ilerisindeki kısımlarda tekrara düşmemek için oynadığım ve yazımda "oyun" olarak bahsedeceğim oyunları kısaca anlatmak istiyorum. Hayatımın farklı dönemlerinde farklı oyunlar oynadım fakat Battlefield ve League of Legends en çok oynadığım oyunlar oldu. Dönüp baktığımda bu iki oyun ve bağımlısı olunan diğer oyunlarda gördüğüm birkaç ortak nokta şunlar:

1-Bu oyunların hepsi sonsuza kadar oynanabilecek oyunlar.

Bunun anlamı şu, bu oyunlar hikayeli oyunların aksine bir yerde başlayıp bir hikaye anlattıktan sonra bir sona ulaşmıyor. Bu oyunlar aynı futbol gibi maçlardan oluşuyor. Bir oyuna girdiğinizde bir karşılaşmaya giriyorsunuz. Siz ver diğer oyuncular aynı maçta karşılıklı takımlardasınız ve maç bittiğinde oyun sıradaki maçla devam ediyor, ta ki siz oyunu kapatana kadar.

2-Öğrenmesi kolay, uzmanlaşması zor oyunlar olmaları.

Bu oyuna başlamayı kolay yapmakla beraber, oyunun içerisinde sürekli öğrenilecek bir şeyler olmasını ve oyuncunun ilerlediğini hissetmesini sağlıyor. Bu oyunlar temel amacı basit olmasıyla birlikte aynı zamanda fazlasıyla karmaşık. Oyunun amacı rakip üstü ele geçirmek olsa da bunu yapmanın yüzlerce yolu olabiliyor. Bu da oyunu daha çok oynayan oyuncuları daha bilgili bir hale getiriyor. Bu da haliyle oyunu oynadıkça bir ilerleme hissi yaratıyor ve ilerleyen oyuncu bundan keyif alıyor.

3- Bu oyunların diğer insanlara karşı oynanması ve oyunun içerisinde bir tür derecelendirme sistemi olması.

Bu oyunlarda bir oyuncunun diğerinden daha iyi veya kötü olduğu net bir şekilde anlaşılıyor. Böyle bir kıyasın çok kolay olduğu oyunlarda insanlar kendilerini o rekabetçi havanın içerisinde kaybediyor. Oyuncu, oyunu oynayan diğer arkadaşlarından veyahut oyunda tanıştığı birinden daha iyi olmak istiyor ve bu iki kişiyi de daha çok oynamaya itiyor.



Fark edişim

Ilkokul zamanında bilgisayarda oyun oynamak bana herkesin yaptığı ve gayet normal bir aktivite olarak gelirdi. Ben de bu düşünceler içinde günümün okuldan artan bütün zamanını (yaklaşık 6-7 saat) farklı oyunlarda harcıyordum ve ders çalışmamanın cezasını görmemek bende ders çalışmanın gereksiz olduğuna dair bir izlenim uyandırıyordu. Akşamları oyun oynuyor, sabahları da arkadaşlarımla bu oyunlar üzerine konuşuyorduk. Bugün sorsanız ne oynadığımızı tam olarak hatırlamasam bile aklımda kalan en büyük şey oynadığım oyunu kaybettiğim zaman sinirle bağırdığım ve ailemin ne olduğunu görmek için yanıma gelmesiydi. Şimdi baktığımda bunlar ne kadar bariz kötü gelse o zamanlar yapacak daha iyi bir şeyim olduğuna inanmıyordum.

Ortaokul da benzer şekilde geçtikten sonra çok fazla oyun oynadığımı fark etmem lisenin başına denk geliyor. Yeni bir düzenle birlikte yeni insanlarla tanışmıştım ve aralarında benim gibi oyun oynayanlar olsa da herkesin böyle olmadığını ve oyunlara fazla vakit harcadığımı fark etmiştim. İnsanlar kitaplardan, filmlerden, spordan, müzikten ve diğer şeylerden de bahsediyorlardı ve ben kendimi lisenin başında bu sohbetlerden uzakta buluyordum.


Ilk bırakma denemelerim

Ilk bırakma denemelerim lisenin ilk yazında oldu. Öyle bir noktaya gelmiştim ki artık oyun oynamaktan başım ağrımaya başlamıştı. Kendimi genel olarak kötü ve sosyal olarak geride kalmış hissediyordum. Bu dönemde birkaç hafta oyun oynamamayı denedim. Bunun yerine dışarı çıkmaya film ve diziler izlemeye çalışsam da bunlardan keyif almayınca kendimi yine oyunların başında buluyordum.

Bunun sebebini kendimi bu aktivitelerden zevk almaya zorlamama ve bunları sanki birer görevmiş gibi görmeme bağlıyorum. Bunları yapma sebebim içimden gelmeleri değil, kendimi böyle olmaya zorlamamdı. Okuduğum kitapları ve izlediğim dizileri ben seçmiyordum, çevremdekilerden ne duyuyorsam onlara ayak uydurmaya çalışıyordum. Eh doğal olarak da uzun sürmedi.

Bu denemeler sonuç vermeyince oyun oynamaya sadece direnmeye başlamıştım. Oyun oynamıyordum ama yerine bir şey de koymamıştım. Günümü nasıl dolduracağımı bilemiyordum ve önce yavaşça sonra da temelli olarak oyun oynamaya geri döndüm.


Doğal olarak azaltmaya başla

Ilk denememde de fark ettiğim gibi yerine sevdiğim bir şey koymadığım sürece bu bağımlılıktan kurtulmam mümkün olmayacaktı. Lisenin ikinci senesinde derslere de çalışmamla oyun oynayabildiğim süre azalmıştı ama hala ilk boş vaktimde oyunlara sarılmam bağımlı olduğumun kanıtıydı. Aynı senenin yazında ilk iş tecrübemi yaşadım ve bu benim hayatımda bir mihenk taşı oldu. Sabah 8'den akşam 9'a kadar haftanın 6 günü çalışıyordum ve hayatımda ilk defa oyun oynamanın beni yorduğunu hissetmiştim. Oynadığım oyunlar büyük bir konsantrasyon ve uzun süreler boyunca aralıksız oynamayı gerektiriyordu ve işten sonra kendimde bu enerjiyi bulamıyordum.

Oyun oynamaya sadece hafta sonları devam ediyordum ve 2 aylık iş tecrübemin sonunda, pazar günleri oynadığım oyunlar hala keyif vermekle beraber hayatımın tek odağı olmaktan çıkmıştı. Akşamları yaptığım şey ise ailemle vakit geçirmek ve biraz da kitap okumak olmuştu. Yatmadan önce okudum kitaplar hem beni yormuyor hem ilgimi çekiyor hem de kaliteli bir uyku çekmeme yardımcı oluyorlardı.

Bu 2 ay bana çok şey kattı, bunlardan en kıymetlisi ise kendime oyun oynamadan da yaşayabileceğimi göstermiş olmamdı.





Sorumluluklar ve Oyun

Lisenin son iki senesinde kendimi üniversite sınavına hazırlanmaya vermem oyunlarla aramın açık kalmasını sağladı. Önce oyun oynamaya devam etsem de son aylara doğru oyun oynadığımda kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Hazırlık dönemi zor bir dönemdi ve bu dönemde oyun oynamayı tam anlamıyla bırakmamıştım. Çoğu arkadaşımı zaten göremez olmuştum ve mola günlerimde hala oyun oynuyordum. Yine de son aylara doğru oyunla ilişkimi tamamen kestim ve yaklaşık 6 ay neredeyse hiç oyun oynamadım. Bu aylar benim oyun oynamayı kendi isteğimle bıraktığım en uzun periyotu oluşturuyordu ve ben kendime, oyun oynamayı kendi isteğimle bırakabileceğimi kanıtlamış oldum.

Zaman geldi, sınav geçti ve sıra beklemeye ve tatile geldi. Tatilde kendimi mümkün olduğunca oyunlardan uzak tutmaya çalıştım ve başardım. Ailemle gitmediğimiz şehirlere gittik, yeni kitaplar, ilgimi çeken diziler ve daha nice şey keşfettim. Oyunlar ise bunların yanında küçük bir yer tutarak benimle gelmeye devam etti

Sınav sonuçları açıklandı, kayıtlar yapıldı ve kendimi Galatasaray Üniversitesi'nde hazırlık sınıfında buldum. Özellikle okulun saatleri ve ulaşımda zorluklarım nedeniyle haftanın 4 günü akşam 7.30'dan önce eve varamaz oldum. Çoğunlukla akşamları oyun oynuyordum fakat bu düzen buna artık eskisi kadar müsaade etmiyordu. Ben de zaten çokça ders çalıştığım ve hazırlıkta zorlandığım için boş vakitlerimi oyunlara ayırmıyordum. Oyunlar aynı çalıştığım zamandaki gibi bir kez daha hafta sonu aktivitesi haline gelmişti.


Son vuruş

Hazırlık da bir şekilde geçti, ben oyunlara hayatımda küçük bir yer bırakmıştım. Öyle ki artık oynadığım sadece tek bir oyun vardı ve her şey güzel görünüyordu. Fakat bir noktada artık oynadığım tek oyundan da ne keyif aldığımı hissediyor ne de oynama nedenimi biliyordum.

Bu oyunu lisenin başından beri oynuyordum ve o anda fark ettim, bu oyunu oynamamın tek sebebi çok alışmış olmamdı. Lisede bu oyun sayesinde insanlar tanımış ve bu oyuna çokça zaman harcamıştım. Bunlar her ne kadar beni oyuna fazlasıyla bağlasa da geldiğim noktada kendime neden bu oyunu oynadığımı sormaya başladım. Oyun bana bir şey katmıyordu, eskisi gibi oyundan bahsetmek istemiyordum, oyunu oynadığım için keyif almıyordum, etrafımdaki insanlara bu oyunu oynadığımı söylemek bile istemiyordum. Tüm bu düşünceler beni bu oyunu bırakmaya itiyordu.

Yine bu oyunu oynadığım bir günde oyunda her şey iyi gitmesine rağmen içimde bir sıkıntı oluştu. Bu oyunla ilgili hiçbir şeyden memnun değildim ne oynadığım oyunları kazanıyordum, ne oyunun kendisinden keyif alıyordum, üstüne üstlük bu oyunu oynadığım için kendimi sıkkın hissetmeye başlamıştım.

Sonunda bir oyun daha kaybedince sinirlendim bir karar vererek oyunu bilgisayarımdan tamamen sildim. Aynı hafta bilgisayarımda diğer tüm oyunları da sildim ve kendimi diğer uğraşlarıma verip, yeni hobiler edindim. Bir yandan kurslara yazıldım, yeni kitaplar ve dizi tavsiyeleri aldım, son olarak da bir mağazada gördüğüm şu tabloyu yaparken filografiyi keşfettim ve bu da hafta sonları için yeni uğraşım oldu.



Gördüğümde "Çok pahalı, daha güzelini yaparım." dediğim ilk tablo


Bırakmak Isteyenlere Küçük Tavsiyeler

o Öncelikle yazımda bolca üstünde durmaya çalıştığım kısım şuydu: yerine bir şey koymadan kuru kuruya bırakamazsınız. Eğer oyun oynamak sizde de bende olduğu gibi bir bağımlılık haline geldiyse, boş vakitlerinizin büyük kısmını zaten oyunlara ayırıyorsunuz demektir. Bu da demek oluyor ki siz oyunları bir anda temelli bırakmaya çalışırsanız oyun oynadığınız tüm vakti öyle ya da böyle doldurmanız gerekecek. Ben bir anda bırakmanızı tavsiye edemem, benim faydasını aldığım çözüm yavaşça uğraşlar edinip, ardından bu uğraşların oyun oynadığım vaktin bir kısmını almasını sağlamaktı. Eğer gerçekten size hitap eden bir hobi/iş bulabilirseniz bu süreç kendiliğinden gelişecektir.


o Bu süreçte çevre değiştirmenin çok büyük faydalarını gördüm. Oyun, genellikle oyun arkadaşları da getiriyor. Bu ne kadar güzel olsa da birlikte oynadığınız kişiler de genelde sizin kadar bağımlı olduğu için sizi oyun oynamaya çekeceklerdir. Arkadaşlığınızı kesmenizi tavsiye edemem, etmem. Ben bu süreçten arkadaşlarımı koruyarak çıktım fakat bu insanların kötü niyetli olmadan sizi oyun oynamaya davet edeceğinin farkında olun ve buna karşı koyun.


o Oyunu tamamen bırakma aşamasında oyunu silmeden başarısız olduğum bir dönem olduğunu söylemek istiyorum. Eğer bir oyunla gerçekten bağınızı koparmak istiyorsanız ve başarabileceğinizi düşünüyorsanız oyunu düşünmeden silin. Hem oyunu silmenin bir motivasyonu olacak, hem de oyuna dönmek istediğiniz zamanlarda bu sizi engelleyecektir. Zaten ülkemizdeki internet hızları nedeniyle oynadığınız oyunu tekrar indirmeniz saatler sürecektir. Eğer gerekli iradeye sahipseniz oyunu indirirken hatanızdan döneceksiniz.

 
 
 

Comments


  • facebook
  • twitter
  • linkedin

©2019 by Berkay Ulke. Proudly created with Wix.com

bottom of page