top of page

Berkay Ülke

Öğrendiğim ve Tecrübe Ettiğim

Her Şey

Home: Welcome
Home: Blog2
Home: Contact

Sandık Görevlisinin Bir Günü

  • Yazarın fotoğrafı: Berkay Ülke
    Berkay Ülke
  • 7 Nis 2019
  • 4 dakikada okunur

31 Mart seçimlerinde sandık görevlisi olarak çalıştım. Sabahın 6'sından gecenin 11'ine kadar süren süreçte arkadaşlarımın ve benim başlarımızdan geçenleri anlatacağım


Hazırlıklar ve Ilk Saatler

Gün, saat 6:00 civarlarında kalkıp görev yapacağımız okula gitmemizle başladı. Sandık başkanlarının ve okul görevlilerinin işleri önceden başlamış olsa da kalan tüm görevliler saat 7'ye kadar sandık başına geçmiyorlar, biz de bu boşlukta kısa bir kahvaltı yaptık.

Sandığa ilk geldiğimizde tüm görevliler olarak yemin edip elimizdeki evrakların eksiksiz ve yeterli miktarda olduğunu kontrol ettik. Bu da tüm evraklarla birlikte bütün pusula ve zarfların ikişer kere sayılıp not edilmesi demek oluyor. Tüm bu sayım işlemleri yaklaşık 45 dakika tuttu ve kalan 15 dakikada hızlıca her pusuladan ve zarflardan 50'şer taneyi mühürleyip oy vermeye hazır hale getirdik.

Bu noktada artık sandığı açmamıza dakikalar kaldığı için birimiz sayım, birimiz mühürleme, kalan üç kişiyeyse seçmenlerle ilgilenme görevini aldı ve oy vermeye gelen seçmenlerin oluşturduğu ilk dalgayı atlattık.





Oy Verme Süre

Mühürleme ve sayım işlemleri bitince saat 11 olmuştu, insanlar yavaş yavaş geliyor oylarını veriyor ve gidiyorlardı bu noktada artık iş rutine binmişti. Ben güne seçmenlere pusulalarını vererek başladım ve muhtemelen yapılan tüm sıkıcı işlerin en sıkıcısı buydu. Günün 5'e kadar olan kısmı dürüst olmak gerekirse uzun ve sıkıcıydı. Arada yemek yiyor, biraz dışarı çıkıp geri dönüyor, kendi aramızda görev değiştiriyorduk fakat hem süre uzundu hem de yapılan işler çoğunlukla basit ve tekrara dayalıydı.

Hemen hemen her işe elimi bir kere sürdüm ve en uzun süre canımı sıkmayan kimlik kontrolü oldu. Gelen insanları karşılamak, kimliklerini isteyip listede o ismi bulmak ve son olarak kimlikteki fotoğrafı kontrol etmek nispeten eğlenceliydi. Hava limanlarındaki pasaport görevlileri gibiydim, insanların yüzüne baktığımda kısa bir gerginlik yaşamaları da komik geliyordu.

Başımıza gelen ilginç şeyler de bu sırada gerçekleşmişti. İnsanlar kabinden çıkıp bizden yardım istedi, pusulada kendi partisini göremeyen insanlara ittifak sistemini anlatmamız gerekti, benim çalıştığım mahallede tek muhtar adayı vardı ve bazı insanları buna inandırmak zor oldu, ilk defa oy verecek çocuklarına yardım etmeye çalışan ebeveynler oldu, bazı kadınların soyadları sorun çıkardı vesaire vesaire. Elimizden geldiğince kuralları uyguladık ve müdahalelerde bulunduk.


Sayım ve Tutanaklar

Geldik işin en yorucu ve gergin kısmına. Tüm gün birlikte konuşup muhabbet ettiğimiz müşahitler bir anda ciddileşti ve pürdikkat bizi izlemeye başladılar. Herkes yerini aldı, izlemek isteyen vatandaşlar için bir köşe hazırlayıp işimize koyulduk.

Zarflardan ve imzalardan başladık saymaya. 5 kişi yaklaşık 280 zarfı ayırdık ve açıkçası beklediğimden hızlı bitti. Gördüğümüz 3 geçersiz zarfı ayırıp tutanaklara geçirip pusulalara geçtik.

İşin bu kısmı bitmek bilmedi. Bir yandan zarfları ikinci kere kontrol ediyor, diğer yandan zarflardan çıkan pusuları hem kontrol ediyor hem de türlerine göre ayırıyorduk. Her zarftan 4 pusula çıkıyordu ve toplamda kontrol ettiğimiz yaklaşık 1400 belge oldu.

Geçersiz pusulaları müşahitlere gösterdikten sonra orada olmamızın asıl sebebine geçtik: oyları saymak. Başkan ve bir görevli bize tek tek pusuladan çıkan oyu söylüyor, biz de elimizdeki kağıtlarla bunu takip ediyorduk. Müşahitler dört gözle bize bakıyordu, biz de oyların tek seferde sayılması için dua ediyorduk. Neyse ki öyle bir şey olmadı ve müşahitler dahil herkes 4 pusula için de aynı sayıları saydık.

İşin zor ve ironik kısmı ise çıkan bu sayıları tutanağa yazmaktı. Özellikle ilk tutanaklarda tutanakları hazırlamak, saymak kadar uzun sürüyordu. Öncelikle tutanaklarda çok fazla bilgi ve doldurulması gereken kısım var. Her detay eksiksiz şekilde tutanaklara yazılıyor. Geçersiz oylar, boş oylar, pusula sayısı, zarf sayısı derken hepsini yazıyorduk fakat günün sonunda sayılar birbirini tutmuyordu. Yan yana gelen kısımların toplamı bir üst basamaktaki toplam pusula sayısına eşit olmalıydı fakat olmamıştı. Yanlış anlamaları çözüp tutanakları tam anladığımızda -biraz geç de olsa- işin kalanı çorap söküğü gibi geldi. Sayıları yazıp bir sonraki tutanağa geçiyorduk.

Her pusula türünü bitirdikten sonra ilgili tüm belgeleri doldurduk ve torbamızı boğum boğum hazırladık. Her şey güzel gidiyordu, ta ki ıslak imzalı tutanakları hazırlayana kadar. Kanun gereği tutanakların elle yazılması, tek tek imzalanması ve her parti görevlisi, müşahit, sınıf kapısı ve torba için çoğaltılması gerekiyordu. Toplamda belgenin 6'şar örneğinden 24 kağıt hazırlayıp herkese teslim ettik.

Bazı seçmenler fotoğraf çekti, müşahitler ve partili görevliler okul sorumlularına verdi ve temel işimiz bitti. Yine de son kontroller ve torbanın hazırlığı ile günün sonunda torbayı YSK'ya götürecek araca teslim etmemiz 10'u bulmuştu. Biz saymayı bitirdiğimizde Anadolu Ajansı'na göre İstanbul'daki sandıkların büyük çoğunluğu açılmıştı.





Genel Düşüncelerim

Günün her dakikası ya sıkıcı ya da gergindi. Başlarken zaman hızlı akıyordu, herkes bir işin ucundan tutuyor, bir yandan gelenlerle ilgilenip devam ediyorduk. Sonrası ise koca bir boşluk, arada insanlar çoğalıyorsa da hepsinin işi birkaç dakikada bitiyordu. Diyeceğim o ki 5'e kadar yaptığımız şey vakit öldürmekti. Ayrıca bazı uygulamalar anlamsız geliyordu. Tek muhtarın aday olduğu bir bölgede yine de pusula verilmesi, bu pusulaların bizde değil kabinde olması ve tercih mühürlerini kabinde tutamamamız ilk aklıma gelenler.

Oy sayma işi ise tam bir eziyet. Pusulaları ve zarfları ayırıp saymak zaten fazlasıyla uzun süren bir süreç, bir de tutanak hazırlamakta zorlanmamız işimizi iyice uzattı. Aramızda tecrübeli birinin olmamasını fazlasıyla hissettik diyebilirim.

Tutanak dışında sayım işlemleri de uzun ve yorucuydu. Sabah ve akşam evrak saymak çok iç açıcı değildi.

Sonuç olarak 31 Mart geçirdiğim en güzel gün değilse de bana oy veren insanlar ve prosedür hakkında genel bir görüş kazandırdı. Günün sonunda eve yorgun bir şekilde geldim ama çorbada tuzumun olduğunu bilmek güzel hissettirdi.

Bu iş herkesin yapabileceği bir iş ve genel olarak rutin geçiyor. Tecrübesiz insanlar yapınca gereksiz uzuyor ve bazı müşahit ve seçmenler yaptığınız işe karışmaya çalışıp sinirleriniz bozabiliyor.

 
 
 

Comments


  • facebook
  • twitter
  • linkedin

©2019 by Berkay Ulke. Proudly created with Wix.com

bottom of page